Dönüp sana bakıyorum.<br /> <br /> Gözlerin - AlıntıSöz

Dönüp sana bakıyorum.

Gözlerin açık, sırtüstü yatmış bana bakıyorsun. Çevrende bir kan gölcüğü oluşuyor. Dudakların kıpırdıyor, ama hiçbir şey duyamıyorum. Bacaklarını oynatamıyorsun, o zaman kurşunun belkemiğine saplandığını anlıyorum. Yine konuşmaya çalışıyorsun; bu kez bana ne dediğini anlıyorum:

Haydi. Bitir bu işi.

Ondan değil, kendinden söz ediyorsun.

Yapmamı istediğinden dehşete kapılarak, kafamı sallıyorum. Yapamam. Benden bunu yapmamı bekleme lütfen! Umutsuz isteğin ve kaçma paniğim arasında kapana kısılmış duruyorum.
Şimdi yap diye yalvarıyor gözlerin. Ötekiler gelmeden.

Açılmış ve işe yaramaz bacaklarına bakıyorum. Eğer yaşarsan, bizi bekleyen korkunçlukları düşünüyorum. Seni bütün bunlardan kurtarabilirim.

Lütfen.

Kadına bakıyorum. Hareket etmiyor, varlığımın farkında bile değil. Sana yaptıklarından dolayı saçlarını kavrayıp ensesini geriye doğru kanırtarak boynunu meydana çıkarmak, bıçağı gırtlağına saplamak istiyorum. Ama seni canlı bulmaları gerek. Peşime kimse takılmadan buradan uzaklaşabilmem için onun hayatta kalması şart.

Lateks eldivenlerin içinde ellerim terliyor, tabancayı aldığımda elimde tuhaf bir şekilde eğreti duruyor.

Kan gölünün kenarında durmuş, sana bakıyorum. Artemis Tapınağı'nda gezindiğimiz o sihirli akşamüstünü hatırlıyorum. Hava pusluydu ve yoğunlaşan karanlığın içinde, seni ağaçların arasında yürürken arada bir görebiliyordum. Birden durdun ve alacakaranlıkta bana gülümsedin. Ve sanki bakışlarımız yaşayanların dünyası ile ölülerin dünyası arasındaki derin uçurumun ötesinden karşılaştı.

Şimdi de aynı uçurumun ötesinden bakıyor, gözlerini üzerimde hissediyorum.
Bütün bunlar senin için Andrew, diye düşünüyorum. Bunu senin için yapıyorum.
Kanın, gözyaşları kadar sıcak, yüzüme sıçrıyor.

Halâ bilinçsizce yatağın kenarından sarkan kadına dönüyorum. Tabancayı elinin yanına bırakıyorum. Saçını avuçluyorum ve neşterle ensenin kökünden, yokluğu kolayca fark edilmeyecek bir yerden bir tutamını kesiyorum. Bu tutam, bana onu hatırlatacak. Bu tutam kokusuyla, onun kan kokusu kadar baş döndürücü korkusunu hatırlatacak. Onunla yeniden buluşuncaya kadar geçecek zamana dayanmamı sağlayacak.

Arka kapıya doğru yürüyüp, gecenin karanlığına dalıyorum.

O değerli saç tutamı bende değil artık. Ama o tutama ihtiyacım da kalmadı, kadının kokusunu kendi kokum kadar iyi tanıyorum şimdi. Cildinin üzerindeki ter damlalarının ipeksi parıltısını biliyorum. Bütün bunlar zevkin bir kadın gibi çığlık atıp, kanlı ayak izleri bırakarak yürüdüğü düşlerime giriyor. İnsan her hatırasını elinde tutamaz ya da tek bir dokunuşla canlandıramaz. Bazı anılarımızı beynimizin derinliklerine, hepimizin kaynağı olan o sürüngen çekirdeğe saklarız.

İçimizde olup, aramızda çoğunun reddedeceği o çekirdeğe.

Ben hiç reddetmedim. Temel tabiatımı kabul ediyor, benimsiyorum. Tanrı'nın yarattığı gibiyim; Tanrı'nın hepimizi yarattığı gibi.

Kuzu nasıl kutsanmışsa, aslan da öyle kutsandı.

Avcı da.

Diğer Tess Gerritsen Sözleri ve Alıntıları